ATATÜRK'ÜN HAYATI'NA GENEL BİR BAKIŞ
Kurtuluş Savaşı’mızın önderi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selânik’te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi’ndeki üç katlı pembe bir evde doğdu. Babası Selanik ilkokulu öğretmenlerinden Kırmızı Hafız sanıyla anılan Ahmet Efendi’nin oğlu Ali Rıza Efendi, annesi Sarıgüllü Hacı Sofu ailesinden Feyzullah Efendi’nin kızı Zübeyde Hanım’dır.
Ali Rıza Efendi Selanik Evkaf katipliğinde ve gümrük memurluğunda bulunmuş, 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlenmiştir. 1876’da Selanik Asâkir-i Milliye taburunda birinci mülazım olarak görev alan Ali Rıza Efendi daha sonra kerestecilik ile uğraşarak serbest ticaret yapmıştır. Atatürk’ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda ölmüş, sadece Makbule Hanım (Atadan) 1956 yılına kadar yaşamıştır.
Atatürk’ün Okul Yılları
Mustafa öğrenim çağı geldiğinde anne ve babası arasında görüş ayrılığı belirdi. Zübeyde Hanım, oğlunun geleneklere uygun bir törenle mahalle mektebine verilmesinden yanaydı. Ali Rıza Efendi ise yeni yöntemlerle eğitim yapan Şemsi Efendi Okulu’na gitmesini istiyordu. Ali Rıza Efendi Zübeyde Hanım’ında isteğini dikkate alarak Mustafa’yı ilk önce mahalle mektebine ardından da Şemsi Efendi Okulu’na gönderdi. Mustafa, 1888 yılında babasını kaybedince bir süre öğrenimine ara verdi.
Bu olay üzerine büyük sorunlarla karşı karşıya kalan Zübeyde Hanım, çocuklarını yanına alarak Selanik yakınlarında Langaza’daki Rabla Çiftliğinde çalışan ağabeyinin yanına gitti. Zübeyde Hanım, daha sonra Mustafa’yı okulsuz bırakmamak için çocuklarıyla birlikte Selanik’te bulunan kız kardeşinin yanına döndü. Selanik’e dönüp okulunu bitiren Mustafa, Selânik Mülkiye Rüştiyesi’ne kaydoldu. Annesinden gizli Askeri Rüştiye sınavlarını kazanarak 1893’te Selanik Askeri Rüştiyesi’ne yazıldı. Bu okuldaki matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi tarafından adına “Kemal” ilave edildi.
Rüştiye’yi bitirdikten sonra Manastır Askeri İdadisi’ne girdi (1895). Mustafa Kemal’in fikir hayatının oluşmasında ve gelişmesinde Manastır Askeri İdadisi’nde okuduğu dönem oldukça etkili oldu. Manastır Askeri İdadisi’ni başarı ile bitirdikten sonra 1899’da İstanbul Harp Okulu’nun piyade sınıfına yazıldı. 1902 yılında Harp Okulu’nu, 1905 yılında da Harp Akademisi’ni bitiren Mustafa Kemal, Kurmay yüzbaşı olarak Osmanlı Ordusu’na katıldı.
Atatürk’ün Askerlik Yılları
İlk görev yeri 11 Ocak 1905’te atandığı merkezi Şam’da bulunan 5. Ordu idi. 1907’de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır’a 3. Ordu’ya atandı. 19 Nisan 1909’da İstanbul’a giren Hareket Ordusu’nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa’ya gönderildi. Picardie Manevraları’na katıldı. 1911 yılında İstanbul’da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
İlk katıldığı savaş 1911 yılındaki Trablusgarp Savaşı olmuştur. 6 Mart 1912’de Derne Komutanlığına getirildi. Derne ve Tobruk’ta İtalyanlara karşı kazandığı başarılar, onun askerlik yeteneğinin ilk kanıtıdır. Ekim 1912’de Balkan Savaşı başlayınca İstanbul’a çağırıldı. Mustafa Kemal, I. Balkan Savaşı sırasında Çanakkale ve Gelibolu’nun savunulması için kurulan Akdeniz Boğazı Birleşik Kuvvetler Harekat Şubesi Komutanlığı’na atandı (25 Kasım 1912). II. Balkan Savaşı’nda Bolayır’da hazırladığı birliklerle Edirne’nin geri alınmasında görev aldı.
27 Ekim 1913’te Sofya’da, Balkan ülkeleri Askeri Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915’te sona erdi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’nda düşmana ağır kayıplar verdirten Mustafa Kemal, 18 Mart 1915’te Çanakkale’deki büyük destanı, emrindeki askerler ile birlikte yazarak, düşmana “Çanakkale geçilmez” dedirtmiştir. Mustafa Kemal askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” diyerek savaşın kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları’ndan sonra 1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916’da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis’in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep’teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917’de İstanbul’a geldi. Veliaht Vahidettin Efendi’yle Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra rahatsızlandı. Viyana ve Karsbad’a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918’de Halep’e 7.Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı.
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelip Harbiye Nezâreti’nde (Bakanlığında) göreve başladı. Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Yılları
22 Haziran 1919 yılında Amasya Genelgesi’ni yayımladı. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi’ni toplayarak vatanın kurtuluşu için takip edilmesi gereken yolun belirlenmesini sağladı.
23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasının hemen ardından, 24 Nisan 1920’de Meclis ve Hükümet Başkanlığına seçildi.
Mustafa Kemal, 23 Ağustos-12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Savaşı’nı ve 30 Ağustos 1922’de düşmanın tamamen yurttan atıldığı Büyük Taarruz’u bizzat yöneterek Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasını sağlamıştır.
Sakarya Zaferinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921’de Mustafa Kemal’e Mareşal rütbesi ile Gazi ünvanı verdi. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile de Kurtuluş Savaşı sona ermiş oldu.
Mustafa Kemal, 13 Ağustos 1923 tarihinde TBMM Başkanlığına tekrar seçildi. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi ve oybirliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. TBMM, Mustafa Kemal Paşa’yı 1927 ve 1931 yıllarında da Cumhurbaşkanı olarak seçti.
24 Kasım 1934’de Soyadı Kanunu gereği TBMM’nce Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadı verildi. 1935 yılında Meclis, Atatürk’ü dördüncü kez yeniden Cumhurbaşkanı olarak seçti.
Atatürk, yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaşlaştırmak adına siyasal, toplumsal, hukuk, ekonomik, eğitim ve kültür alanında birçok devrimler gerçekleştirdi.
Atatürk’ün Özel Yaşamı
1923 yılında Latife Hanım’la evlendi. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Afet, Sabiha, Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. İhsan ve Abdurrahim adlı çocukları da himayesi altına alarak yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı. Mirasından manevi evlatlarına, kız kardeşine, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Çiftliklerini Hazine’ye bıraktı.
Atatürk, kitap okumayı, müzik dinlemeyi, yüzmeyi, ata binmeyi ve dans etmeyi çok severdi. Bütün spor dalları ile ilgilenir, güreşe de özel bir ilgi duyardı. Tavla oynamaktan büyük keyif alırdı. Akşam yemeklerine devlet adamlarını, bilim adamlarını, sanatçıları ve önemli kişileri davet ederek devlet meseleleri hakkında sohbet ederdi. Doğayı çok sever, temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Almanca ve Fransızca biliyordu.
Atatürk’ün Son Yılları
Hastalığının ilk belirtileri 1937 yılında ortaya çıkan Atatürk, 1938 yılı başlarında Yalova’da bulunduğu sırada, ciddi olarak rahatsızlandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç vermesine rağmen tamamen iyileşmeden Ankara’ya yaptığı yorucu yolculuk, rahatsızlığının artmasına sebep oldu.
Hastalığı esnasında da kendi sağlığını hiçe sayarak devlet işleri ile devamlı meşgul olan Atatürk, bu tarihlerde Hatay sorunu ile de yakından ilgileniyordu. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana’ya geziye çıktı. Askeri birlikleri teftiş ederek tatbikat yaptıran Atatürk oldukça yorgun düştü.
Gerçekleştirmiş olduğu Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs’ta Ankara’ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul’a giden Atatürk’e doktorlar tarafından siroz teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı’nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul’a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938’de Hatay Antlaşması’nın yürürlüğe girmesi Atatürk’ü çok sevindirip moralini düzeltti.
Temmuz sonlarına kadar Savarona’da kalan Atatürk’ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi. O’nun hastalığını duyan Türk Milleti sağlığı ile ilgili haberleri sürekli takip ediyor ve iyileşmesini diliyordu.
Atatürk, 29 Ekim 1938 yılında Türk Ordusu’na yolladığı mesajda, “Türk vatanının ve Türk’lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır” diyerek orduya olan itimat ve güvenini tekrar etti.
Atatürk’ün Ölümü
Tüm çabalara rağmen hastalığı giderek artan Atatürk, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda, saat dokuzu beş geçe hayata veda etti. 21 Kasım 1938’de Etnoğrafya Müzesi’nde hazırlanan geçici kabre konulan naaşı, 10 Kasım 1953 yılında, yurdun her bir ilinden getirilen vatan toprakları ile hazırlanan ebedi istirahatgahı olacak Anıtkabir’deki mezarına törenle defnedildi.
XX. YÜZYIL
BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU
Trablusgarp
Savaşı
Savaşın
Nedenleri
Trablusgarp
Savaşı’nın çıkmasında;
- Sömürgecilik yarışında geç
kalan İtalya’nın sanayisi için hammadde ve pazar arayışı
- Osmanlı Devleti’nin
Trablusgarp’ı koruyamayacak durumda olması
- Coğrafi konumu itibariyle
İtalya’ya yakın olan Trablusgarp’ın ticaret yolları üzerinde bulunması ve
zengin petrol kaynaklarına sahip olması
gibi
nedenler etkili olmuştur.
Osmanlı
Devleti, Balkan Savaşlarının başlaması üzerine İtalya ile Ouchy (Uşi) Antlaşması’nı
imzaladı (18 Ekim 1912). Bu antlaşma ile Trablusgarp Savaşı sona ermiştir.
Savaşın
Sonuçları
- Osmanlı Devleti, Kuzey
Afrika’daki son toprağını da İtalyanlara bırakarak bu kıtadan tamamen
çekilmiştir.
- Rodos ve Oniki Ada’yı ele
geçiren İtalya, Ege Denizi’nde etkin bir güç haline gelmiş, Osmanlıların
Ege’deki hakimiyeti sarsılmıştır.
- Osmanlı Devleti, Balkan
Savaşlarından mağlup çıktığından İtalya’ya bırakılan adaları geri alacak
güce sahip değildi. Bu nedenle İtalya adaları geri vermedi. Oniki Ada, II.
Dünya Savaşı’nın sonuna kadar İtalya’da kaldı. Savaşta mağlup olan İtalya,
adaları Yunanistan’a bırakmıştır (1947).
Balkan
Savaşları
Balkan
Savaşlarının Nedenleri
- Rusya’nın tarihi emellerine
ulaşabilmek amacıyla Balkan uluslarını Osmanlı Devleti’ne karşı
kışkırtması
- Balkan uluslarının iyice
zayıflayan ve yıkılmakta olan Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki
topraklarını ele geçirmek istemeleri
- Balkanlarda Panislavizm
politikası takip eden Rusya’nın milliyetçilik fikirlerinden yararlanarak
Balkan uluslarının aralarında uzlaşma sağlaması
- Osmanlı Devleti’nin Almanya’ya
yaklaşmasından rahatsızlık duyan İngiltere’nin Reval Görüşmesi (1908)
sonucunda Rusya’yı Osmanlı toprakları, Boğazlar ve Balkan politikasında
serbest bırakması
- Avrupalı büyük devletlerin
kendi politikaları doğrultusunda Balkan uluslarını desteklemeleri
- Osmanlı Devleti’nin politik
bölünmüşlük içerisinde bulunması ve askeri birliklerinin bir kısmını
terhis etmesi
Birinci
Balkan Savaşı
Karadağlıların
saldırısıyla I. Balkan Savaşı başlamıştır (8 Ekim 1912). Bu savaş sırasında Bulgaristan,
Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ devletleri Osmanlı Devleti’ne karşı
aralarında ittifak yapmışlardır.
I. Balkan
Savaşı’nda;
- Balkanlardaki Osmanlı ordusunun
düzensiz durumda bulunması ve askerlerinin bir kısmının terhis edilmesi
- Orduda particilik ve ikiliğin
çıkmasından dolayısıyla disiplinin bozulması
gibi
nedenler, Osmanlı Devleti’nin mağlubiyetine sebep olmuştur.
I. Balkan
Savaşı’nın Sonuçları
- Osmanlı Devleti, Edirne ve
Kırklareli dahil Balkan topraklarından çekilmiştir. Midye - Enez hattının
doğusundaki topraklar Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmıştır.
- I. Balkan Savaşı sırasında
Arnavutluk bağımsızlığını ilan etmiştir. Arnavutluk, Osmanlı
Devleti’nden ayrılan son Balkan devletidir (28 Kasım 1912).
- Londra’da görüşmeler devam
ederken İttihat ve Terakki Partisi I. Balkan Savaşı’ndaki yenilgiden
dolayı yıpranan Kamil Paşa Hükümeti’ni “Babıali Baskını” ile
devirerek iktidarı ele geçirmiştir. (23 Ocak 1913).
- I. Balkan Savaşı sonunda
Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
- Birinci Balkan Savaşı’ndan
sonra Osmanlıcılık fikrinin başarılı olamayacağı görülmüş ve milliyetçilik
düşüncesi güçlenmiştir. Balkanlarda Türk azınlığı meselesi ortaya çıkmış,
Osmanlı Devleti’nin elinden çıkan Balkan topraklarından birçok Türk ve
Müslüman Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Balkanlarda Türk azınlığı
ortaya çıkmıştır.
İkinci
Balkan Savaşı
Londra
Antlaşması’na göre en fazla toprağı Bulgaristan aldı. Büyük bir Bulgaristan
Devleti’nin ortaya çıkması ve topraklarını Ege Denizi’ne kadar genişletmesi,
Yunanistan ve Sırbistan’ın tepkisine neden oldu. Sonuç olarak Osmanlı
Devleti’nden alınan toprakların paylaşımı konusunda anlaşmazlıklar çıkması
Balkan ulusları arasında İkinci Balkan Savaşı’na neden olmuştur.
Bu durumdan
faydalanmak isteyen Osmanlı Devleti harekete geçti. Kurmay Yarbay Enver Bey
komutasındaki Türk ordusu Londra Antlaşması’nda belirtilen Midye-Enez
sınırını geçerek Kırklareli ve Edirne’yi geri almıştır.
Birinci
Dünya Savaşı (1914 – 1918)
Savaşın
Nedenleri
Savaşın çıkmasında
etkili olan genel nedenler; Fransız İhtilali’nin getirdiği ulusçuluk akımı ve
Sanayi İnkılabı’nın getirdiği sömürgecilik yarışıdır.
Birinci
Dünya Savaşı’nın en önemli nedeni devletler arasındaki ekonomik yarıştır.
Birinci
Dünya Savaşı’nın çıkmasında;
- Almanya ile İngiltere
arasındaki hammadde ve pazar rekabeti
- Fransa’nın Almanya’ya
kaptırdığı Alsas – Loren kömür havzasını geri almak istemesi
- Rusya’nın dünya ticaretinde pay
sahibi olmak amacıyla sıcak denizlere ulaşmak ve Balkanlarda otoritesini artırmak
için Slav toplulukları kendi idaresi altında birleştirmek istemesi
- Sömürgecilik yarışına geç
katılan İtalya’nın Akdeniz’de etkinliğini artırmak ve yeni sömürgeler elde
etmek istemesi
- Avusturya - Macaristan
İmparatorluğu’nun ülkesindeki ulusçuluk hareketlerini engelleyerek
birliğini korumaya ve Balkanlarda gücünü artırmaya çalışması
- Avusturya ile Rusya arasında
Balkanlara hakim olma yarışı
- Almanya’nın Osmanlı
topraklarındaki emellerine ulaşma konusunda Rusya’yı engel olarak görmesi
- Avusturya - Macaristan
veliahtının Saraybosna’da bir Sırp tarafından öldürülmesi
gibi özel
nedenler etkili olmuştur. Avusturya – Macaristan veliahtının öldürülmesi,
Birinci Dünya Savaşı’nı fiilen başlatmıştır.
Osmanlı
Devleti’nin Savaşa Girmesi
Osmanlı
Devleti’nin savaşa girmesinde;
- Devlet adamlarının savaşı
Almanların kazanacağına inanmaları
- XIX. yüzyılın sonlarında ve XX.
yüzyılın başlarında kaybedilen toprakların geri alınmak istenmesi
- İttihat ve Terakki Fırkası’nın
Alman hayranlığı ve askeri ıslahatlarda Almanya’dan faydalanılması
- Ege adalarının geri alınmak
istenmesi
- Osmanlı Devleti’nin
kapitülasyonlar ve Duyun-u Umumiye borçlarından kurtulmak istemesi
- Osmanlı Devleti’nin siyasi
yalnızlıktan kurtulmak istemesi
- Osmanlı devlet adamlarının
Almanya’nın desteğiyle ülkenin kalkınabileceğine inanmaları
gibi
nedenler etkili olmuştur.
Osmanlı
Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesi sonucunda;
- Yeni cepheler açılmış ve savaş
alanı genişlemiştir.
- İngiltere Kıbrıs’ı topraklarına
kattığını açıklamıştır.
- Osmanlı Devleti birçok cephede
birden savaşmak zorunda kalmıştır.
- Osmanlı toprakları İtilaf
Devletleri arasında yapılan gizli antlaşmalarla paylaşılmıştır.
Osmanlı
Devleti I. Dünya Savaşı’nda Kafkasya, Çanakkale, Irak, Suriye – Filistin, Yemen
– Hicaz, Kanal, Galiçya, Romanya ve Makedonya Cephelerinde savaşmıştır.
Wilson
İlkeleri (8 Ocak 1918)
I. Dünya
Savaşı’nın uzun, masraflı ve yıkıcı sonuçları savaşan tarafları oldukça
yıpratmıştı. Her iki taraf da barışın yapılmasını arzu eder hale gelmişti. Bu
ortamda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson barışın koşullarını
ortaya koyan ilkelerini yayınladı. Bu ilkeler temel olarak savaş sonunda
uyulması gereken kuralları belirleyerek, insanlığın daha fazla zarar görmeden
barış içinde yaşamasını öngörmüştür.
Wilson
İlkelerinin önemli maddeleri şunlardır:
- Barış antlaşmaları ve
diplomasilerde açıklık esas olacak.
- Galip devletler, yenilen
devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak.
- Bütün devletlerin egemenlik ve
toprak bütünlüklerini karşılıklı olarak garanti altına alacak bir
Miilletler Cemiyeti kurulacak.
- Ülkelerin silahsızlanmasını
sağlayacak yeterli garantiler getirilecek.
- Ülkelerin karasuları dışında
kalan denizlerde tam bir serbesti hakim olacak.
- Ekonomik engellemeler mümkün
olduğunca kaldırılacak.
- Sömürgelerdeki sorunlar, halkın
ve sömürgeci devletlerin çıkarları eşit olarak gözetilerek tam bir
tarafsızlıkla halledilecek.
- İşgal edilen Rusya, Fransa,
Sırbistan, Karadağ, Romanya toprakları boşaltılacak.
- Polonya ve Belçika bağımsız
olacak, Avusturya – Macaristan halklarına muhtariyet altında gelişme
imkanları sağlanacak.
- Osmanlı Devleti’nin Türk olan
kısımlardaki egemenliği sağlanacak, Türk olmayan milletlere kendi kendini
yönetme hakkı tanınacak, Çanakkale Boğazı milletlerarası geçişe açık
olacak ve milletlerarası kontrol altında tutulacak.
Wilson
İlkelerinin Sonuçları
- S Mağlup devletler Wilson
İlkelerini sürekli barışın sembolü olarak görmüş ve barış için
ümitlenmişlerdir.
- S Anlaşma Devletleri kendi
çıkarlarına ters düşen ilkeleri benimsememelerine rağmen, Amerika’nın
desteğini kaybetmemek için kabullenmiş gibi görünmüş, yenilen devletlerden
tamirat ve onarım adı altında savaş tazminatı almış, manda yönetimi
altında sömürgecilik faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Bu durum
Anlaşma Devletleri’nin ilkeleri kendi çıkarlarına göre yorumladıklarını
gösterir.
- S İlkeler, Osmanlı toprakları
üzerinde bağımsız bir Türk Devleti kurulmasını gündeme getirmiş, ancak
azınlıkları bağımsız olma konusunda cesaretlendirmiştir. Bu durum
Wilson İlkelerinin Osmanlı Devleti’ni milliyet esasına göre parçalamayı
hedeflediğini gösterir.
Wilson bu
İlkeleri yayınlayarak sömürgeciliği sona erdirerek dünyadaki bağımsız devlet
sayısının çoğalmasını, böylece Amerika’nın dünya siyasetinde ve
ekonomisindeki etkisini artırmayı da hedeflemiştir. Ancak bu ilkeler
uygulanabilir olmaktan uzak olduğu için hedefine ulaşamamıştır.
|
Birinci
Dünya Savaşı’nın Genel Sonuçları
- Osmanlı, Almanya ve Avusturya –
Macaristan İmparatorlukları ile Rus Çarlığı parçalanmıştır.
- Polonya, Çekoslovakya,
Yugoslavya, Litvanya, Macaristan ve Türkiye gibi yeni devletler
kurulmuştur.
- Dünya barışını korumak amacıyla
Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) kurulmuş, sömürgeciliğin yerini manda
yönetimi almıştır.
- Sınırların çizilmesinde
“milliyetçilik” ilkesine dikkat edilmemesi azınlıklar sorununa neden
olmuştur.
- Cumhuriyet rejimleri ağırlık
kazanmış bazı ülkelerde rejim değişiklikleri olmuştur. Almanya, Türkiye,
Bulgaristan ve Avusturya’da cumhuriyet Rusya’da ise sosyalist yönetimler
kurulmuştur.
- Osmanlı İmparatorluğu’nun
yıkılması, Almanya, Avusturya – Macaristan ve Rusya’daki değişiklikler
Orta Doğu ve Avrupa’da dengelerin bozulmasına ve otorite boşluğuna neden
olmuştur.
- İngiltere ve Fransa en önemli
rakipleri Almanya’yı safdışı ettiler. Savaştan en kârlı çıkan devlet
İngiltere olmuş, Almanya gücünü yitirmiştir.
- S Ümmetçilik anlayışı sona
ermiş, Araplar Osmanlı Devleti’nden ayrılmıştır.
- İlk kez kimyasal silahlar,
denizaltı ve tanklar bu savaşta kullanılmıştır. Kimyasal silahların ve
uçakların kullanılması sivil savunma düşüncesinin doğmasında etkili
olmuştur.
- Savaş sonunda Almanya’ya çok
ağır şartlarda antlaşma imzalatılması ve İtalya’ya savaş içerisinde
vaadedilen toprakların verilmemesi İkinci Dünya Savaşı’na neden olmuştur.
MONDROS
ATEŞKESİ VE SONRASINDAKİ GELİŞMELER
Mondros
Ateşkes Anlaşması
- Çanakkale ve İstanbul Boğazları
açılacak, Karadeniz’e serbestçe girişin sağlanması yanında, buralardaki
istihkamlar müttefikler tarafından işgal edilecektir.
- Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığı
ve İstanbul tehdit altına girmiştir.
- Anadolu ve Rumeli topraklarının
bağlantısı kesilerek Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü bozulmuştur.
- Sınırların korunması ve iç
güvenliğin sağlanması için gerekli görülecek askerlerin fazlası terhis
edilecektir. Askeri kuvvetin sayısı Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri
arasında yapılacak görüşmelerden sonra kararlaştırılacaktır.
Osmanlı
Devleti, askeri yönden savunmasız bir duruma getirilmiştir. Bu durum İtilaf
Devletleri’nin işgallerini kolaylaştırmış ve Türk halkının silahlanarak
direnişe geçmesine neden olmuştur.
- İtilaf Devletleri
güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıktığında herhangi
stratejik bir noktayı işgal edebilecektir.
- Ateşkesin en tehlikeli
maddesidir.
- İtilaf Devletleri’nin istedikleri
takdirde bütün Anadolu topraklarını ve stratejik noktaları işgal
edebileceklerini göstermektedir.
- İtilaf Devletleri işgalleri bu
maddeye dayanarak yapmışlar ve Wilson İlkelerine de ters düşmekten
kurtulmuşlardır.
- Hükümet haberleşmeleri
dışındaki bütün haberleşme istasyonları (telsiz, telgraf ve kablo) İtilaf
Devletleri’nin denetimine verilecektir.
Bu maddeyle;
- İtilaf Devletleri bütün
haberleşme hatlarını ele geçirerek kendilerine karşı yapılabilecek
organize hareketleri zamanında öğrenmeyi ve direnişleri bastırmayı
amaçlamışlardır. Ayrıca, bütün istasyonların İtilaf Devletleri’ne
bırakılması Anadolu topraklarının bütünüyle işgal edilebileceğinin
belirtisidir.
- İtilaf Devletleri haberleşme
araçlarını ellerinde bulundurarak işgaller karşısında tepkilerin
genişlemesini önlemek istemişlerdir.
- İtilaf Devletleri bütün liman
ve tersanelerden faydalanabileceklerdir.
- Toros tünelleri, demiryolları
ve deniz işletmeleri İtilaf Devletleri’ne bırakılacaktır.
- Denizciliğe, askerliğe ve
ticarete ait maddelerin ve malzemelerin tahribi önlenecektir.
5. 6. ve 7.
maddelerle İtilaf Devletleri, ağır ekonomik yükümlülükler koyarak Osmanlı
Devleti’nin ekonomik bağımsızlığını elinden almıştır. Böylece, ayakta
duramayacak olan Osmanlı Devleti’ni kendilerine bağımlı hale getirmeye
çalışmışlardır.
- Vilâyat-ı Sitte’de (Erzurum, Van, Diyarbakır,
Elazığ, Sivas, Bitlis) herhangi bir karışıklık çıktığında İtilaf
Devletleri bu illeri işgal edebileceklerdir (Ateşkesin 24. maddesi).
24. maddenin
İngilizce metninde altı vilayet “Six Armenian Vilayets” altı Ermeni
vilayeti olarak geçmektedir. Bundan hareketle bu şehirlerin Ermenilere
verileceği ve bölgede Ermeni Devleti’nin kurdurulacağı sezilmektedir. Ermeniler
korunarak ileride kurulması planlanan Ermeni Devleti’ne ortam hazırlanmaya çalışılmıştır.
Osmanlı
Devleti, Mondros Ateşkesi’ni imzalayarak kayıtsız şartsız İtilaf
Devletleri’ne teslim olmuş ve fiilen sona ermiştir. Bu durumda Osmanlı
Devleti çökmüş, galip devletlerin hakkında vereceği karara razı olmuş ve
Anadolu’nun işgalini kabullenmiştir. İngiltere ise, tek başına ateşkesi
imzalayarak Fransa ve İtalya’ya üstünlük sağlamıştır.
|
İşgallerin
Başlaması
İtilaf
Devletleri, Mondros Ateşkesi’nin hemen ardından Birinci Dünya Savaşı sırasında
imzalanan gizli antlaşmaları yürürlüğe koymak için işgallere başladılar:
13 Kasım
1918’de 60 parçadan oluşan İtilaf Devletleri’nin donanması İstanbul’a geldi.
Böylece Osmanlı Devleti’nin başkenti fiilen işgal edildi ve Osmanlı Hükümeti,
İtilaf Devletleri’nin denetimine girdi. İtilaf Devletleri bir yandan da
Boğazları işgal ederek bu bölgeye yerleştiler.
Osmanlı
Devleti’ni Paylaşma Tasarıları
Birinci
Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda, Osmanlı Devleti’nin yıkılmak üzere
olduğunu gören İtilaf Devletleri, aralarında yaptıkları gizli antlaşmalarla
Osmanlı topraklarını paylaştılar.
Birinci
Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri arasında yapılan gizli antlaşmaları
Rusya’daki Bolşevikler dünya kamuoyuna duyurdular. Bu nedenle gizli
antlaşmaların uygulanması zorlaştı. Rusya’nın savaştan çekilmesinden sonra
paylaşım planları değişikliğe uğramış, İtilaf Devletleri Rusya’ya bırakılan
yerlerden Boğazları ortak yönetmeyi, Doğu Anadolu’yu parçalayıp buralarda
yeni devletler kurmayı ve Ermenilere toprak vermeyi kararlaştırmışlardır.
Gizli antlaşmalara en büyük tepki Wilson İlkelerinin yayınlanmasıdır.
Mondros’tan sonraki işgaller gizli antlaşmaların bir sonucudur.
|
İzmir’in
İşgali ve Sonuçları
Yunanlılar
İtilaf Devletleri’nin koruyuculuğu altında 15 Mayıs 1919’dan itibaren İzmir’i
işgale başlamıştır.
Rumların
çılgın tezahüratları arasında İzmir’e giren Yunan kuvvetlerine ilk kurşunu atan
gazeteci Hasan Tahsin, Batı cephesinde ilk Türk direnişini başlatmıştır.
Yunanlılar İzmir’e girdikten sonra birçok insanı öldürmüşler, subay ve sivil
memurları tutuklamışlar ve halka kötü muamele yapmışlardır.
İzmir’in
İşgalinin Sonuçları
- Yunanlılara karşı silahlı
direniş başlamış, Redd-i İlhak Cemiyeti’nin çalışmalarıyla Kuvay-ı Milliye
birlikleri kurulmuştur.
- İzmir’e asker çıkaran
Yunanlılar bölgede işgallere ve katliamlara başlamışlardır.
- Yerli Rumların taşkınlıkları
artmış ve şehir Rumlar tarafından yağmalanmıştır.
- Anadolu’nun değişik yerlerinde
İzmir’in işgalini protesto için mitingler yapılmıştır.
- İzmir’in işgal edilmesi
tehlikenin ne kadar büyük ve yakın olduğunu ortaya koymuş ve Kurtuluş
Savaşı’nın başlamasını hızlandırmıştır.
KURTULUŞ SAVAŞI HAZIRLIK DÖNEMİ
HAVZA BİLDİRİSİ (Genelgesi)
Mustafa
Kemal, İzmir’in işgalini Anadolu’ya duyurmak ve milli bilincin uyanmasını
sağlamak için bir genelge yayımladı.
ü İşgallere karşı protesto mitingleri yapılacak
ü İt. Dev. Ve İstanbul hükümetine işgalleri kınayan
telgraflar çekilecek.
Önemi:
-
Milli direniş
bilinci ilk defa uyandırıldı.
-
Mustafa Kemal
İstanbul’a çağırıldı. Mustafa Kemal, Amasya’ya hareket etti.
AMASYA
GENELGESİ
ü Vatan’ın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı
tehlikededir. (Gerekçe)
ü İstanbul hükümeti üzerine düşen görev sorumlulukları
yerine getirememektedir. (İstanbul’a tepki)
ü Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır. (Yöntem-Milli
Egemenlik)
ü Sivas’ta milli bir kongre düzenlenecektir. (Her bölge
üç delege gönderecek)
ü Askeri birlikler ve milli güçler dağıtılmayacaktır.
ü Her türlü denetimden uzak bir kurul oluşturulmalıdır.
(Bir meclisin gerekliliği)
Önemi:
-
Kurtuluş
savaşının gerekçesi, metodu, amacı
açıklanmıştır.
-
Kurtuluş savaşı
resmen ilanıdır.(ihtilal beyannamesidir.
)
-
Milli egemenlik
yolunda ilk adım
-
Mustafa Kemal
İstanbul’a çağırıldı. 7-8 Temmuz 1919’da Mustafa Kemal görev ve askerlikten istifa etti.
ERZURUM KONGRESİ
ü Bölgesel amaçlı toplandı, alınan kararlar sayesinde milli
bir kongre oldu.
-
Milli sınırlar
içinde vatan bir bütündür, bölünemez.
-
Geçici bir
hükümet kurulacak ve bu hükümetin milli
bir kongre toplaması gereklidir.
-
Manda ve Himaye
kabul edilemez. (İlk kez tam bağımsızlık hedeflendi)
-
Milli iradeyi
hakim, Kuvva-i Milliye yi etkin kılmak esastır.
-
Azınlıklara ayrıcalık
verilemez. Mebusan Meclisinin toplanmasına çalışılacaktır.
ü Kongre sonunda Temsil
Heyeti seçildi. Başkan Mustafa Kemal oldu.
Önemi:
-
İlk kez milli
sınırlar ve milli devletten
bahsedildi.
-
İlk kez
savaşmaktan bahsedildi.
-
Kapitülasyonlara
karşı çıkıldı.
BALIKESİR-ALAŞEHİR KONGRELERİ
üBölgesel niteliktedir.
üYunanlılara karşı silahlı direnişte ve Batı cephesinin
kurulmasında etkili oldu.
SİVAS
KONGRESİ
ü Amasya ve Erzurum kararlarını uygulamak için toplandı.
ü İstanbul hükümeti ve işgalciler, kongrenin
toplanmasını engellemeye çalışmışlardır.
ü Elazığ Valisi Ali Galip, kongreyi basmak ve M.Kemal’i
tutuklamak için görevlendirildi.
-
Manda ve Himaye
kesinlikle reddedildi.
-
Bütün yararlı
cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti” adı ile birleştirildi. (Yürütme yetkisi Temsil Heyetine verilmiştir)
-
Temsil Heyeti
genişletildi. Yetkileri arttırıldı.
-
“İrade-i Milliye” adıyla bir gazete çıkarıldı.
Önemi:
üHer yönüyle milli
bir kongredir.
üBağımsızlık yolunda atılan en önemli adımdır.
üM.Kemal, İstanbul hükümeti ile bütün bağlarını kesti. Damat Ferit paşa istifa etti. Ali Rıza Paşa geldi.
üBatı Cephesi oluşturuldu. (Komutan Ali Fuat Paşa oldu – Temsil
Heyetinin ilk defa yürütme
yetkisini kullanmasıdır)
AMASYA GÖRÜŞMELERİ
üAli Rıza
Paşa’nın teklifi ile gerçekleşti.
üBahriye Nazırı Salih
Paşa ile M.Kemal arasında bir
protokol yapıldı.
üİstanbul hükümeti Sivas Kongresi kararlarını kabul
edecek.
üMilletvekili seçimleri serbestçe yapılacak.
üTemsil Heyeti’nin görüşleri alınmadan barış
yapılmayacak.
Not: Böylece İstanbul Hükümeti, milli mücadeleyi ve AveRMHC’ni hukuken kabul etti.
Son
Osmanlı Mebusan Meclisi:
ü Mebuslar Meclisi’nin açılması ile seçimler yapıldı.
M.Kemal Erzurum milletvekili oldu.
ü Mecliste, Felah-ı
Vatan grubu oluştu.
ü Misak-ı
Milli kararları kabul edildi. (28 Ocak 1920).
ü
MİSAK-I MİLLİ:
ü Mondros imzalandığı andaki topraklar bir bütündür
bölünemez. Batı Trakya, Kars, Ardahan ve Artvin’de Plebisit (halk
oylaması-referandum) yapılacak.
ü Kapitülasyonlar kabul edilemez.
ü Azınlıklara, dışarıdaki Türkler kadar hak verilecektir.
-
Milli mücadelenin
programı niteliğindedir.
-
Türk yurdunun sınırları çizildi.
-
16 Mart 1920’de Meclis kapatıldı.
TBMM’nin kurulması için harekete geçildi.
SAVAŞLAR
|
GİZLİ ANTLAŞMALAR
|
İŞGALLER
|
CEMİYETLER
|
ÖZELLİKLERİ
|
Trablusgarp Savaşı (1911-12):
Osmanlı & İtalya
Uşi Antlaşması (1912)
|
Osmanlıyı
Paylaşma Tasarıları:
1915 Boğazlar Antlaşması: Rusya’yı kendi yanlarında tutabilmek için İngiltere
ve Fransa tarafından İstanbul, Boğazlar ve Marmara kıyıları Rusya’ya vaat
edilmiş.
1915 Londra Antlaşması: 12 Ada ve G.Batı Anadolu, İtalyanlara vaat edilerek
İtilaf devletlerinin yanına geçtiği antlaşmadır.
1916 Sykes-Picot Antlaşması: İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı topraklarını
paylaştıkları antlaşmadır. Çukurova, G.Doğu Anadolu, Musul ve Suriye çevresi
Fransızlara, Irak İngilizlere bırakılacak. Diğer bölgelerde ise bir Arap
devleti kurulacak.
1916 Petrograt Antlaşması: D.Anadolu ve Trabzon’a kadar olan Karadeniz kıyıları
daha önceki bölgelere ek olarak Rusya’ya bırakılmıştır.
1916 Mac-Mahon Antlaşması: İngilizlerin Mısır valisi Mac-Mahon ile Hicaz Emiri
Şerif Hüseyin arasında yapılmıştır. Arapların Osmanlı Devletine isyan
etmelerine karşılık bağımsız bir Arap devleti vaat edilmiştir.
Not: Rusya’da Bolşevik ihtilali sonunda kurulan yeni
rejim tarafından gizli antlaşmalar dünya kamuoyuna duyurulmuş, böylece
uygulama alanı bulamamışlardır.
|
İngiltere:
- Musul (İlk işgal edilen
yer)
- İskenderun, Urfa, Antep,
Maraş, Kars, Batum.
Not: Paris
barış konferansına göre; Urfa, Antep, Maraş Fransa’ya bırakıldı.
Fransa:
- Dörtyol, Mersin, Adana.
- Urfa, Antep, Maraş.
İtalya:
- Antalya, Konya, Bodrum,
Kuşadası, Fethiye, Marmaris.
Yunanistan:
-
Uzunköprü, Hadımköy.
Çanakkale sav.Sonuçları:
* Savaş en az iki yıl
uzadı.
* Bulgaristan İttifak
devletleri yanında savaşa girdi.
* Gizli Ant.gündeme geldi.
* Rusya yardım alamayınca
Çarlık rejimi zor duruma düştü ve 1917’de Bolşevik ihtilali oldu
* M.Kemal kahraman oldu.
|
Milli
(Yararlı) Cemiyetler:
1. İzmir Müdafaa-i Hukuk:
İzmir’in
işgalinden önce kurulmuş ve Rumların iddialarının yanlışlığını ispatlamaya
çalışmıştır.
2. Reddi İlhak: İzmir’in işgalinden sonra silahlı direniş faaliyetlerinde
bulunmuş ve Kuvva-i Milliye birliklerini kurmuştur. Balıkesir ve Alaşehir
Kongrelerini düzenlemiştir.
3. Trakya Paşaeli: Mavri Mira’ya karşı Edirne’de kuruldu.
4. Trabzon Müdafaa-i Hukuk: Pontus Rumlarına karşı kuruldu. Erzurum kong. Sonra
D.Anadolu Müdafaa-i Hukuk cemiyetine bağlandı.
5. Milli Kongre: İstanbul’da kuruldu. Basın-yayın yolunu kullandı.
Kuvva-i Milliye tabirini ilk kez kullandı.
6. D.Anadolu Müdafaa-i Hukuk: Ermeni devleti kurulmasını önlemek için kuruldu.
7. Klikyalılar: Merkezi İstanbul’dur. Adana ve çevresinde Ermeni
dev.kurmayı önlemek için kuruldu.
|
Yararlı
Cemiyetlerin Ortak Özellikleri:
* Bölgesel ve
milliyetçidirler.
* İşgallere karşı
kuruldular.
* Milli direniş bilinci
uyandı.
* Azınlık çalışmasını
önlemek
* Sivas kong.ile
birleştiler.
Zararlı
Azınlık Cemiyetlerinin Özellikleri
*
İtilaf dev.tarafından destek.
*
Osmanlıyı parçalama amacı.
*
Ermeni, Rum ve Yahudi din adamları ve kiliseler yardımı.
* Bağımsız devlet kurmayı amaçladılar.
GENELGELER
Havza Bildirisi: Protesto.
Amasya Genelgesi: Program.
ErzurumKon:Bölgesel-Milli.
Balıkesir-Alaşehir Kong.:
Sivas Kong.: Milli(Ulusal).
Amasya Görşmesi: Tanınma.
Misak-ı Milli: Sınırlar ve Program.
|
Balkan Savaşları
I. Balkan Savaşı (1912-13):
Osmanlı & Karadağ, Yunanistan, Bulgaristan,
Sırbistan.
Londra Ant. (1913)
II.Balkan Savaşı (1913):
Bulgaristan & Yunanistan, Romanya, Sırbistan,
Karadağ, Osmanlı.
1913
Bükreş Ant.: Balkan Devletleri
kendi arasında.
1913
İstanbul Ant.:
Osmanlı & Bulgaristan
1913 Atina
Ant.:
Osmanlı & Yunanistan
1914 İstanbul
Ant.:
Osmanlı & Sırbistan
|
||||
I.Dünya
Savaşı (1914-1918)
İtilaf
Devletleri
İngiltere, Fransa, Rusya, Yunanistan, Japonya,
Romanya, İtalya, Sırbistan, ABD
İttifak
Devletleri
Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya (İtilaf
olacak), Osmanlı, Bulgaristan
Cepheler:
Taarruz Cepheleri
-
Kafkas
-
Kanal
Savunma Cepheleri
-
Çanakkale
-
Irak,
Suriye-Filistin
-
Hicaz-Yemen
Müttefiklere Yardım İçin
- Romanya, Makedonya,
Galiçya.
|
I.Dünya Savaşı’nın Sonuçları
1.
Yaklaşık 10 milyon insan hayatını kaybetmiştir.
2. Bazı
büyük devletler yıkıldı, yeni devletler kuruldu (Avusturya, Macaristan,
Yugoslavya, Polonya, Çekoslovakya).
3. Bazı
devletlerde rejim değişikliği oldu (Rusya’da Komünizm, İtalya’da Faşizm,
Almanya’da Nazizim, Türkiye’de Cumhuriyet).
4. Yeni
silahlar kullanıldı (Uçak, tank, denizaltı).
5.
Kurtuluş savaşına ve II.Dünya savaşına sebep olmuştur.
6.
Milletler Cemiyeti kurulmuştur.
|
ZARARLI
CEMİYETLER
A.Azınlıkların Kurdukları:
1. Mavri Mira: Trakya, İstanbul ve Ege’yi Yunana bağlama amacındadır.
2. Etnik-i Eterya: 1894 yılında kurulmuştu. “Megalo İdea” hayali için
çalıştı.
3. Rum Pontus: Karadeniz kıyı şeridinde büyük Pontus devletini kurmayı amaçladı.
4. Hınçak ve Taşnak: Wilson P.yararlanarak D.And ve Çukurova’da Ermeni
dev.kurmak.
5. Makabi Alyans: Yahudilerin ayrıcalıklarının sürdürülmesi için kuruldu.
B. Milli Varlığa Düşman Cemiyetler:
1. Sulh ve Selamet-i Osmani: Padişaha bağlı.
2. Teali İslam: Hilafet ve Ümmetçiliğe bağlı.
3. Kürt Teali: D.And’da Kürt dev kurmak.
4. İngiliz Muhipleri: İngiliz mandası.
5. Wilson İlkeleri: Amerikan mandası.
|
KURTULUŞ SAVAŞI
Doğu Cephesi: Ermeniler ile Kazım Karabekir’in kuvvetleri çarpıştı.
Gümrü Antlaşması Yapıldı. (2
Aralık 1920)
Güney Cephesi: Fransa ve Ermeniler ile savaşıldı. Ankara Ant. İle kapandı
(TBMM-Fransa-20Ekim1921)
Batı Cephesi:
I.İnönü
sav. Londra Konf., Moskova ant.,
Teşkilat-ı Esasi, Türk-Afgan Dostluk Antlaşması.
II.İnönü:
Tekalif-i Milliye. Sakarya Sav.: Kars Ant, Ankara Ant.
Büyük
Taarruz: Mudanya Ateşkesi.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder